GÜNÜN FİLMİ
Hayatınız bir yazarın romanına bağlı olsaydı ne yapardınız.Sürekli bir dış ses duysaydınız ve o dış ses bir an öleceğinizi söyleseydi?
Oltamıza takılan film Marc Forster'ın 6. filmi Stranger Than Fiction.
Will Ferrell, Emma Thompson Maggie Gyllenhaal ve Dustin Hoffman'ın göz alıcı oyunculukları ve yönetmenin yalın ama başarılı stili ile buluşan keyifli ve başarılı bir film.Öneriyoruz...İzleyin, izlettirin..
.....LAMENT....
Adım bile yoktu tanıştığımızda.
Ben hep başka bir ülkede yaşardım. Uzaktı. Sana seslenmek yorardı. Oraya gidilmezdi; ne yürünerek ne ölünerek. Kalbinden fırlayıp rüyama sıçrayan periler bacaklarında boğardı beni. Seni çok özlerdim, göremezdim. Anlamsızdı. Durmadan konuşan dudaklarıyla beynimi yerdi periler. Yine de ölmezdim, rüyamda bile.
EXHALATION
BAŞLIKSIZ
BİR ETALİN RYTERT MASALI
KAYGAN ZAMAN
Kimi zaman saklandıkça aydınlanıyor kalbi insanın. Ben anlatmayı beceremediğim öyküleri yakıyorum. Garip… Işıma çarparak ölüyor küçük böcekler. Güçsüzüm ve kanatlarım da yok. Ben de hep tırnaklarımı kırıyorum.
Dalgınlığıma ve sarhoşluğuma yeniliyorum. Yenildikçe iyice büyüyor insan. Kalbi de büyüyor büsbütün…
Bir ormanın kuytusundan çalınmış karanlık bir akşamdı.Bir adamın gövdesine dayanmış gibi kürek kemikleriyle, sırtını ağaca vermiş durmadan ağlıyordu. Yara kabuklarını kaldırmaktan haz alan kadın çoğu zaman çekilmez olurdu. Bencildi; sevgi doluydu yine de.
Bir orman dolusu karanlıkta dağılsa hüzünleri ne güzel olurdu.
Işık hızıyla döküyor ayna sırlarını…
“Merhaba” dedi Sebastian.
Buz gibi soğuktu sesi; dudaklarının arasından havaya fırladı harfler ve çarptı yeryüzüne; rüyasında betona düşen dişleri kadar kimsesiz kaldılar. Bundan daha fazla konuşmayı dilemedi hiç kimse. Birbirlerine baktılar; biri dudağını ısırıyordu, biri ellerini saklıyordu. İkisinin de gözlerinde kımıldayan merak çıplak bir gölge bırakıyordu yüzlerinde.
Başı önünde yürüdü Portella, kulubesine dönen uysal bir köpek gibi; ağır ağır. Sebastian da peşinden gitti; bir sürüye dahil olmanın körleşen coşkusu dalgalanıyordu içinde. Gitmenin pek çok halleri vardı, hep yeniden öğrenilirdi; ama dönmek hep aynıydı, tekti. Yol bildiğiniz yoldu...
BAŞLIKSIZ
SE-bastian'a...
Herşeyi unuttuğum zamanlar...
Sebastian çantasından çıkardığı koyu mavi defteri masaya koyuyor. Küçük kahverengi gözleri durmadan etrafı izliyor. Denize ağını sallayan bir balıkçı kadar heyecanlı görünüyor. Sonra aniden gömleğine sıkıştırdığı kırmızı kalemi kavrıyor parmakları. Konuşmuyor ya da göz göze gelmiyoruz. Siyah saçlarının arasından beyaz çizgiler akıyor. Yanağındaki çiziği, kolundaki kesikleri ezberliyorum. Derin olmayan izleri var...
Yüzümü ellerimin arasına sıkıştırıp onu izliyorum, ihtiyacım olan ışık ve havayı sağlıyor bana.Bir anda herkes susuyor. Sebastian'ın kalbinde birşey uyanıyor. Başını kaldırmadan birşeyler yazıyor. Karalıyor önündeki defteri, mutsuz öyküler anlatıyor Sebastian...
ADSIZ...
KARANLIK ORMAN
CIZGI ROMAN
YOKOLMAK ICIN DOGAN INSAN
VAHSET -ŞIDDET
VE SESSİZLİK
SİZLİK FİLMLER
VE BİZLİK KAVGALAR
TARLADAKI KARGALAR
MÜREKKEMİLE DEFTERE DİKTİĞİM YAZILAR
BİRER BİRER SOLAR.....
KALEMI KAGIDI ALDATTIGIMDAN BERI BOYLE MUHABBETIMIZ OLMAMISTI
YAZMAK BENI ARINDIRMIYOR ELBETTE AMA KIRLETMIYORDA
DAHA FAZLA KIRLENMEMEK ICIN YAZIYORUZ
ARINMAK İÇİN DEĞİL....
Melek Olmak İsterdim Bir Yerde Bir Semada
Duman yağıyor…
Hangi tarafını beslersen o büyüyor. Yorgunluk havada, solan kısmında sokağın; gitgide uzayan solgunluğunda.
Bugün de üst üste koyduk günahlarımızı;
ateş yakmaz, su söndürmez…
KUŞLAR GÖNÜLSÜZ GÖÇÜYOR
Şimdi bize açık sofralar yok.
İçinde ayaklarımın can çekiştiği ayakkabılarımdan utanıyorum...
ALINTI
Adındır şah damarımda
Ağlayamadığım her gözyaşında adın vardır,
Bazı sözler karanlıkta söylenir
Bazı sözler asla...
Armalanmış rüya, ölü dil;
Bazı anlar için çözer kendini
Simgelerin dilsizliğinde karşı karşıya dururken biz
Armalardır bizi belirleyen,
Bazı sözler karanlıkta söylenir
Bazıları hiçbir zaman...
Gölgem ki en yakınım, yabancı bana;
Gerçekte o kadar güzel miydin bilmem ama
Sana aşıktım ben...